top of page

Teknik İflasa Dikkat

Güncelleme tarihi: 18 Eyl 2023

TENİK İFLAS KAVRAMI ve SERMAYE TAMAMLAMA FONU


İşletmenin faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli olan sermaye kuşkusuz işletmelerin can damarıdır. Ancak mevcut ekonomik problemler, tahsilatlardaki gecikme, işletmelerin borçlarını vadesinde ödeyememesi, finansman maliyetlerinin yükselmesi sonucu işletmelerin faaliyet dönemi zarar ile sonuçlanabilmektedir. Özellikle işletmelerin faaliyetlerinin birden fazla faaliyet döneminde zarar ile sonuçlanması halinde işletme sermayesi kısmen veya tamamen karşılıksız kalabilmektedir. İşletme sahipleri ve yöneticileri güncel işlerini takip ederken mali tablolarında bu konuyu gözden kaçırabilmektedir. Bu durumda işletmeler farkına varmadan teknik iflas sınırında olabilirler.


Teknik İflas Kavramı


Teknik iflas veya sermaye kaybı teknik bir ifade olup, Türk Ticaret Kanunun 376.Maddesi’nde düzenlenmiştir. Gerçekleşmesi halinde işletme tarafından herhangi bir ticari faaliyetin yapılması mümkün olmamak ile işletme kendiliğinden sona ermektedir. Zaman içerisinde yapılan düzenlemeler ile firmaların teknik iflas kapsamına girmemesi amaçlansa da farkında olmadan birçok firma teknik iflas kıyısında olabilir.


2018 yılında kur artışı sebebi ile döviz borcu olan firmaların teknik iflas kapsamına girmesini engellemek için 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. Maddesi’nin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yayımlanan tebliğ ile düzenlemeye gidilmiştir. Buna göre 01.01.2023 tarihine kadar, Kanunun 376. Maddesi kapsamında sermaye kaybı veya borca batık olma durumuna ilişkin yapılan hesaplamalarda, henüz ifa edilmemiş yabancı para cinsi yükümlülüklerden doğan kur farkı zararları dikkate alınmayacak ifadelerine yer verilmiştir.


2020 yılında ise tekrar bir düzenlemeye gidilmiş olup 2020 ve 2021 yıllarında tahakkuk eden kiralamalardan kaynaklanan giderler, amortismanlar ve personel giderleri toplamının yarısının teknik iflas hesaplamasına dahil edilmeyebileceği hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte teknik iflas hesaplama yöntemi değişmiş olup zarar toplamının sermaye ve yedek akçeler toplamına orantılanarak hesaplanacağı hüküm altına alınmıştır.


Hangi İşletmeleri Kapsar?

Anonim ve limited şirketler ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketleri kapsar.


Sermaye Kaybı (Teknik İflas) Hali Nedir? Ne Yapılmalıdır?

Teknik iflasa yol açan nedenler ile yapılması gereken işlemler Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 376. Maddesi’nde düzenlenmiştir. İlgili maddede;


“(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.


(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.


(3) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır. Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.”


hükmü yer almaktadır.


Özetle, şirketin son yıllık bilançosuna göre sermaye ve kanuni yedek akçeler tutarının 2/3'ünün zarar nedeniyle karşılıksız kalması halinde, yönetim kurulunun çağrısı üzerine genel kurul, sermayenin tamamlanması veya 1/3'ü ile yetinme kararlarını almazsa şirket sona ermektedir. Bu durumda işletmenin acilen aşağıda belirtilen yollardan birini seçip ticari hayatına devam etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde işletme kendiliğinden sona erecektir.


Zararın, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisine eşit veya bu tutardan çok olması halinde, toplantıya çağrılan genel kurul, TTK'nın 376. Maddesi’nin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ ("Tebliğ") uyarınca;


a) Kanunun 473 ilâ 475 inci maddelerine göre sermaye azaltımı yapılmasına,

b) Sermayenin tamamlanmasına (sermaye tamamlama fonu),

c) Sermayenin artırılmasına,

d) TTK 139. Maddesi kapsamında bir birleşme işlemine,

e) Eş zamanlı olarak sermaye arttırımı ve azaltımı yapılmasına (ya da azaltımı ve arttırımı),


karar verebilir.


Sermaye Tamamlama Fonu


Tebliğ’in 9. Maddesi’nde "sermayenin tamamlanması", bilânço açıklarının ortakların tamamı veya bazı ortaklar tarafından kapatılması olarak tanımlanmıştır. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde her ortak, payı oranında söz konusu tamamlamaya katılabilir ve verdiği tutarları geri alamaz. Diğer bir deyişle, ortak tarafından şirkete sermaye tamamlama fonu aktarılması halinde, aktarılan bu tutarların, şirkete sermaye koyma işlemi yahut borç verilmesinde olduğu gibi geri alınması söz konusu olmayacaktır.


Bu tutarlar karşılıksız olarak şirkete aktarılmaktadır. Ayrıca yapılan ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak da nitelendirilemeyecektir.


Sermaye tamamlama fonu, özkaynaklar içerisinde sermaye tamamlama fonu hesabi altında takip edilecektir ve bu fon yalnızca zararların mahsup edilmesi suretiyle kullanılabilecektir.


Belirtmek gerekir ki, söz konusu Tebliğ öncesinde ne TTK'da ne de vergi mevzuatında sermaye tamamlama fonunun niteliğine ilişkin detaylı bir düzenleme bulunmamaktaydı. Ancak tamamlama fonu müessesesi uygulamasına netlik kazandıracak şekilde düzenlenen Tebliğ ile; aktarılan tutarların, ortak tarafından sermaye konulması, borç verilmesi yahut sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak aktarılmasının söz konusu olmadığı ve TTK açısından söz konusu fon tutarlarının sermaye kaybının giderilmesi amacıyla bilanço hesaplarında yer alabilmesinin mümkün olduğu hususlarına açıklık getirilmiş oldu.


Uygulama


İdarenin uzun bir süre konuya ilişkin yaklaşımı ortaklar tarafından yatırılan sermaye tamamlama fonu altındaki ödemelerin kurum kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınıp vergilendirilmesi yönündeydi.


15 Nisan 2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7394 Sayılı Kanun’un 23. Maddesi ile 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun, safi kurum kazancının tespitini düzenleyen 6'ncı Maddesi’ne eklenen aşağıdaki fıkrayla, Türk Ticaret Kanunu’nun 376. Maddesi uyarınca sermayenin tamamlanmasına karar verilen şirketin ortakları tarafından zarar sebebiyle karşılıksız kalan kısmı kapatacak miktarda aktarılan tutarların kurum kazancının tespitinde dikkate alınmayacağı hükme bağlanmıştır.


“(3) 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. Maddesi uyarınca sermayenin tamamlanmasına karar verilen şirketin ortakları tarafından zarar sebebiyle karşılıksız kalan kısmı kapatacak miktarda aktarılan tutarlar kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaz.”


Geçmiş Yıl Zararları, Sermaye Tamamlama Fonu Kapsamında Kapatılırsa Zarar Mahsubu Yine de Yapılabilir mi?


Yasal düzenlemeler, zarar mahsubu için, geçmiş yıllar zararlarının yasal defterlerde veya mali tablolarda gösterilmesini zorunlu kılmamaktadır. Buna göre, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde, sermaye azaltımı yapılarak veya başka bir şekilde geçmiş yıl zararlarının kapatılması halinde, zarar mahsup olanağı son bulmamaktadır.


Değerlendirme


İçinde bulunduğumuz enflasyonist ortamla birlikte hem işçilik hem de hammadde fiyatları yükselmiştir. Artan maliyetler sebebi ile işletmelerin yatırımların tamamlanma süresi uzamak ile işletmeler ilave kaynak arayışına yönelmektedir. Kaynak bulma sıkıntısı beraberinde işletmelerin finansman maliyetleri de önemli ölçüde arttırmış olup mali tablolara negatif yönde yansımıştır. İşletme sahipleri ve yöneticileri gerek ekonomik sıkıntılar gerek personel istihdam sorunları gerekse tahsilat ve ödeme problemleri ile uğraşırken mali tablolarındaki öz kaynak durumunu kontrol edemeyebilirler. Bu noktada hem işletme sahiplerinin hem de yöneticilerinin dönemsel olarak gidişatı takip edip teknik iflas sınırına gelmeden iyileştirici önlemleri almaları önem arz etmektedir.


Comments


İletişim Formu

İletiniz gönderildi!

 

info@btocpa.com

  • LinkedIn
bottom of page